Uzun zamandır böyle etkileyici bir roman okumamıştım. Hatta iki roman çünkü Elif Şafak'ın "Aşk"ı içinde iki kitap yani iki aşk içeriyor.Bir tanesi; belki de bu dünyaya gelmiş geçmiş Allah aşıklarının en büyüğü Mevlana ve dostu Şems üzerinden anlatılan ilahi aşk, diğeri hayatta durması gereken yerin durduğu yer olmadığını 40'ında fark eden bir ev hanımı üzerinden anlatılan beşeri aşk.
Doğrusunu söylemek gerekirse beni en çok etkileyen Mevlana ve Şems oldu. Hayata, dünyaya ve Allah'a bakışları sarsıcıydı.
Ayrıca itiraf etmeliyim ki Aşk'ı uzun süre alamamıştım sırf pembe kapağı ve Aşk başlığı nedeniyle. Konusunu, yazarını bilmeden bir ön yargı geliştirmişim kitaba karşı, alırken zorlandığımda farkettim. Ama Elif Şafak'a hayran oldum bu kitapla. Uzun zamandır kelimeleri ve Türkçe'nin güzelliklerini böylesine kullanabilene rastlamamıştım. Gidip başka kitaplarını da aldım.
Kitabın aslında İngilizce yazıldığını ve dünyada da beğeni kazandığını öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Bu kitapdaki yazım tarzı bir çeviri olamayacak kadar Türkçe idi. Ama daha sonra Elif Şafak, bir röpotajında kitabın aslında çevrilmediğini, iki dilde iki defa yazıldığını söylediğinde anladım işin aslını. Hatta başka insanların da özellikle erkeklerin benim gibi pembe kapağa karşı ön yargı ile yaklaştıklarını ve sırf bu nedenle kitabın bir de kül rengi kapak ile basıldığını öğrendim.
15 Nisan 2010 Perşembe
7 Nisan 2010 Çarşamba
beni bu havalar mahvetti
6 Nisan 2010 Salı
ışın kılıcı....
hani şu bi şeye takıldı mı bırakmayan, sabah akşam aynı konuda sizi rahatsız eden, ne deseniz ne yapsanız çözümü beklemeden sürekli didikleyen tipler var ya... işte "bu ışın kılıcı" da öyle biri. iki gündür beynimi yedi. kendi takıntısı dışında işin hiç bir aciliyeti yok ancak o ısrar etmeye devam ediyor. sadece beklemesini istedim üstelik kısa bir zaman ama ne mümkün. sabah akşam arıyor... numaramı verdiğim güne lanet olsun!!!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)