5 Haziran 2009 Cuma

çok zaman geçti...

yazmaya çok ara verdim ama döndüm :D
bu kadar zamanda bir sürü olay, bir sürü göz yaşı, bir sürü kahkaha, bir sürü kitap, bir sürü film, bir sürü oyun, bir sürü.... hayat geçti. keşke bazen hayata da ara verilebilse. insan durup yaşananlar üzerine düşünecek vakit bulabilse, ama galiba hayatın sırrı da bu süreklilik.
yine de şu perili dizlerdeki gibi arada bir parmaklarımı şıklatarak zamanı dondurmayı, o an olup bitenleri etraflıca gözden geçirip, karar vermek için zaman kazanmayı hayal etmiyor değilim :D

19 Mart 2009 Perşembe

bugün benim doğum günüm :D

Uzun bir aradan sonra doğum günüm vesilesiyle bloguma geri dönüyorum.
Doğum günüm kutlu olsun :D
Ama itiraf etmeliyim ki, doğum günleri eskisi kadar mutlu etmiyor beni. Bir parça hüzün karıştı içine. Bir an önce büyümek istediğim çocukluğumdaki kadar yavaş geçmiyor artık zaman. Geriye doğru baktığımızda biriken yıllar arttıkça, yapmak isteyip yap(a)madıklarımız için pişmanlıklar da artıyor.
Sanırım artık buna bir dur demenin vakti geldi. Bir an önce yaşamın geri kalanının da elimden su gibi akıp gitmesinin önüne geçmem gerek.
Son cümleden de anlaşılacağı gibi yaşlandığımın farkına vardım artık :(

7 Şubat 2009 Cumartesi

düştüm...

düştüm...
tutunmayı bırakınca, düştüm.
düştüm...
sen beni tutmuyordun, düştüm.
düştüm
sen beni hiç tutmamıştın, düştüm.

Özdemir Asaf şiirleri...

"kim o" deme boşuna...
benim ben.
öyle bir ben ki gelen kapına;
baştan başa sen...

************

seni bulmaktan çok aramak isterim
seni sevmekten önce anlamak isterim
seni bir ömür boyu bitirmek değil
sana hep yeniden başlamak isterim

************

dün sabaha karşı kendimle konuştum.
ben hep kendime çıkan bir yokuştum.
yokuşun başında bir düşman vardı.
onu vurmaya gittim kendimle vuruştum.

************

gitsem nereye kadar, kalsam neye yarar!

6 Şubat 2009 Cuma

günün yada belki hayatın sözü...

sevgi bir kişiyi ikide yarım kılar
aşk iki kişiyi birde...

Özdemir Asaf

3 Şubat 2009 Salı

ömür

Ömür dediğin üç gündür...
Dün geldi geçti, yarın meçhuldür,
O halde ömür dediğin bir gündür,
O da bugündür!
Can YÜCEL

2 Şubat 2009 Pazartesi

İzlediklerim.... Fosforlu Cevriye


Bu alanda izlediğim oyunların ve filmlerin isimlerini ve yorumlarını bulacaksınız...
İlk olarak Devlet Tiyatroları(DT)'nın bu sezonki ses getiren oyunlarından Fosforlu Cevriye müzikalinden bahsedeyim. Bir kere bu oyunun daha önce filmlerini seyrettiğiniz Fosforlu'larla hiç alakası yok. Rejisörü ve yazarı Gülriz Sururi'nin söylediğine göre orjinal romana en sadık olan versiyon bu oyun.
Oyun gerçekten güzeldi. Ama yine de daha güzel olabilirmiş gibi bir hisse kapılmadım değil. Özellikle şarkı sözleri üzerinde daha çok çalışılabilirmiş. Oyuncularda fena değildi. Normalde başrol oyuncusunun (Feray Darıcı) daha dikkat çekmesi gerekirdi ama ben ne yalan söyleyeyim, Güllü karakterini canlandıran Kader İlhan'a daha çok hayran oldum. Güllü Fosforlu'nun kendi gibi hayat kadını olan arkadaşarından biri. Kader İlhan'ı daha önce seyretmemiştim ama oyundan sonra facebook'daki grubuna fan oldum. Hele oyunda bir ev, bir eş, bir bebek hayali kuran arkadaşına cevaben söylediği bir şarkı var ki, muhteşemdi: "Orta halli kel bir koca her gün dayak atmayacak mı?Çanına ot tıkmayacak mı?Başka karıya takmayacak mı?(....)Salak karı aptal karı!O bebe kusmayacak mı?Kucağına sıçmayacak mı?Sen o kocadan bıkmayacan mı?...Nerden bakarsan bak dünya rezil dünya;sen istersin biz isteriz bulunca da yetmez deriz;nerden bakarsan bak dünya rezil..." Hele birde bunu oyuncunun mimik, jest ve tonlamasıyla dinleyince gülmekten kırıp geçiriyor.
Ha bu arada not düşmeden edemeyeceğim, küçük çocukların oyunu seyretmemesi naçizane tavsiyem. Onlar için fazla küfür ve belden aşağı muhabbet içeriyor.