öyle yazmışım son yazılarımdan birinde. yazmışım ama uygulayamamışım. tam 47 gün Allah'ın bir dağında geceli gündüzlü çalıştım. hem öyle böyle bir çalışmak değil günlerce otele gitmediğim oldu. gel gör ki ne o kıçı kırık adamları memnun edebildim ne kendi patronumu. gerizekalının biri sistem çalışmıyormuş diye haber getirmiş, bana değil ona inanmayı tercih etmiş. nerdeyse bırakıp çıkıyordum işi gücü de haline acıdım işte. bu kadar çok çalışmayla başka yerde... yine takdir edilmezdim belki ama hiç olmazsa daha çok kazanırdım be!!!
şimdi hala kendi işini bana yaptırmaya çalışan müşteriyle cebelleşiyorum. hiç mi akıllısı bulmaz beni yarabbim...
16 Şubat 2010 Salı
13 Aralık 2009 Pazar
haftasonlarından nefret ediyorum.....
bu halin sorumlusu ben miyim yoksa yaşamak zorunda olduğum hayat mı?
ya da belki her iki durumda da sorumlu ben oluyorum?
yaşadığım hayatı değiştirmek benim elimde mi?
bu o kadar kolay mı?
12 Aralık 2009 Cumartesi
kahve evi kapanmış....

Duygusal olarak zayıf olduğum ve yaşamımı sorguladığım bugünlerde hiç iyi gelmedi hiç :((
4 Aralık 2009 Cuma
oynamıyorum artık!!!
çooook yorgunummm.....
kaç gündür geceli gündüzlü çalışıyorum. her yanım ağrıyor. fıtık olduğu şüphelenilen boynum ise bir başka boyutta artık. baş dönmelerine ise alıştım sanırım, dünyayı sallanmıyorken görmek şaşırtıcı gelmeye başladı. midem bulantım içinse metpamid'e müteşekkirim...
bütün bunlara karşılık ne alıyorum, bir teşekkür mü hayır, "neden daha bitirmedin ?" bakışları sadece...
neyse, ben de radikal kararlar veriyorum artık, bundan sonra "ne ka ekmek, o ka köfte" prensibi ile çalışacağım, yetişmezse de yetişmesin....
kaç gündür geceli gündüzlü çalışıyorum. her yanım ağrıyor. fıtık olduğu şüphelenilen boynum ise bir başka boyutta artık. baş dönmelerine ise alıştım sanırım, dünyayı sallanmıyorken görmek şaşırtıcı gelmeye başladı. midem bulantım içinse metpamid'e müteşekkirim...
bütün bunlara karşılık ne alıyorum, bir teşekkür mü hayır, "neden daha bitirmedin ?" bakışları sadece...
neyse, ben de radikal kararlar veriyorum artık, bundan sonra "ne ka ekmek, o ka köfte" prensibi ile çalışacağım, yetişmezse de yetişmesin....
1 Aralık 2009 Salı
Ne olacak benim bu halim!!!!
bu iğrenç, "son dakikaya bırakılan ödev/sınav" stresini unutmuşum. uzun zamandır üzerinde debelenipte bir türlü bitiremediğim iş bugün patladı. cuma'ya kadar bitirip ihale için gerekli belgeyi almam gerekiyo. içimde pır pır eden bir şey var ve her zaman ki gibi elim çalışmaya gitmiyor (bknz. Şekil A1-İşini yapmak yerine Blog yazan insan). üstelik "zaman-yapılacak iş" eğrisi hiç benden yana değilken...
24 Kasım 2009 Salı
zaman'a dair
artık mutat bir hal almaya başlıyor "uzun zaman geçti" yazıları. inşaallah bu son olur -pek umudum yok ama-
yalnız, bu sefer ki "uzun zaman" ifadesi, sadece zamanın niceliği açısından değil, hayatım, kişiliğim ve duygularım açısından da anlamlı. bilmiyorum yazar mıyım ama tüm yazdıklarımda mutlaka etkileri görülecek zamanlar yaşadım. ne çok "zaman" dedim, gittikçe hayatımdaki ve aklımdaki değeri artıyor galiba bu kelimenin...
tekrar birlikte zaman :) geçirmek dileğiyle....
yalnız, bu sefer ki "uzun zaman" ifadesi, sadece zamanın niceliği açısından değil, hayatım, kişiliğim ve duygularım açısından da anlamlı. bilmiyorum yazar mıyım ama tüm yazdıklarımda mutlaka etkileri görülecek zamanlar yaşadım. ne çok "zaman" dedim, gittikçe hayatımdaki ve aklımdaki değeri artıyor galiba bu kelimenin...
tekrar birlikte zaman :) geçirmek dileğiyle....
5 Haziran 2009 Cuma
çok zaman geçti...
yazmaya çok ara verdim ama döndüm :D
bu kadar zamanda bir sürü olay, bir sürü göz yaşı, bir sürü kahkaha, bir sürü kitap, bir sürü film, bir sürü oyun, bir sürü.... hayat geçti. keşke bazen hayata da ara verilebilse. insan durup yaşananlar üzerine düşünecek vakit bulabilse, ama galiba hayatın sırrı da bu süreklilik.
yine de şu perili dizlerdeki gibi arada bir parmaklarımı şıklatarak zamanı dondurmayı, o an olup bitenleri etraflıca gözden geçirip, karar vermek için zaman kazanmayı hayal etmiyor değilim :D
bu kadar zamanda bir sürü olay, bir sürü göz yaşı, bir sürü kahkaha, bir sürü kitap, bir sürü film, bir sürü oyun, bir sürü.... hayat geçti. keşke bazen hayata da ara verilebilse. insan durup yaşananlar üzerine düşünecek vakit bulabilse, ama galiba hayatın sırrı da bu süreklilik.
yine de şu perili dizlerdeki gibi arada bir parmaklarımı şıklatarak zamanı dondurmayı, o an olup bitenleri etraflıca gözden geçirip, karar vermek için zaman kazanmayı hayal etmiyor değilim :D
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)